İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Deniz ve İçsu Kaynakları Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Meriç Albay, Sapanca Gölü’nde 30 yılı aşkın süredir çalışmalar yürüttüklerini ve göldeki su kalitesi, biyolojik değişimler ve göl üzerindeki baskıları incelediklerini belirtti.
Albay, Sapanca Gölü’nün 16 kilometre uzunluğunda ve 6 kilometre genişliğinde olduğunu, ortalama derinliğinin 25-26 metre civarında ve en derin noktasının 54 metre olduğunu aktardı.
Göl çevresindeki yapılaşmanın ve ağaç kesiminin arttığını ve gölü besleyen derelerin su miktarının azaldığını vurgulayan Albay, “Kocaeli’ne ve Sakarya’ya alternatif su kaynağı bulunmazsa ve nüfus artışı böyle devam ederse göl elimizden uçup gidecek. Sapanca Gölü iki büyük şehrin, Adapazarı’nın ve Kocaeli’nin su kaynağıdır. Bu baskıyı kaldırması mümkün değil çünkü şu anda kullanılabilir su miktarı 120 milyon metreküp.” ifadelerini kullandı.
Albay, suyun doğru yönetilmesi gerektiğini ve sanayicilerin deniz suyunu arıtarak kullanması gerektiğini belirtti.
İklim değişikliğinin etkileriyle birlikte kar yağışlarının azaldığını ve bu durumun gelecekte su kaynaklarını olumsuz etkileyeceğini dile getiren Albay, “Geçen yılın faturasını bu yıl ödemeye başladık. Eğer iyi yağış alırsak kaybın ancak belki yüzde yirmisini telafi ederiz.” dedi.
Göl üzerindeki baskının her geçen gün arttığını ve su seviyesinin tehlikeli bir düzeye indiğini belirten Albay, “Gölü takip ediyoruz, su kalitesiyle ilgili birçok veride kötüye gidiş var. Su kalitesi hiçbir zaman bu yılki kadar kötü olmamıştı.” şeklinde konuştu.
Çevredeki turizm baskısı, ağaç kesimi ve yapılaşmanın durdurulması gerektiğini vurgulayan Albay, Sapanca Gölü çevresindeki su çekimlerinin azaltılması gerektiğini belirtti.
Albay, Sapanca Gölü’nün birinci derece sit alanı ilan edilmesi gerektiğini ve acil eylem planı hazırlanması gerektiğini sözlerine ekledi.

















