Edirne’de 14 Mart 1575’te ibadete açılan Selimiye Camisi, Mimar Sinan’ın ustalık eseri olarak kabul edilir ve Osmanlı Devleti’nin gücünü ve büyüklüğünü simgeleyen bir yapıdır. UNESCO’nun Dünya Miras Listesi’nde yer alan cami, Osmanlı mimarisinin en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir ve 4,5 asırdır Edirne’nin simgelerinden biri olmuştur.
Selimiye Camisi, kasnak tekniğiyle inşa edilmiş tek kubbeli bir yapıdır ve yüksek minareleri, hünkar mahfili, dantel gibi işlenmiş mermer kaplı minberi, çoklu pencere sistemi ve çinileriyle dikkat çeker. Caminin çinilerinde yeşil renk kullanılması da dikkat çeken bir özelliktir.
Prof. Dr. Filiz Çalışlar Yenişehirlioğlu, Selimiye Camisi’nin dünya çapında önemli bir eser olduğunu belirtirken, caminin çinilerinin kalitesine ve yeşil rengine vurgu yapar. Yenişehirlioğlu, caminin mimari detayları ve çini süslemeleri hakkında detaylı bilgiler verirken, Selimiye’nin dünya mimarisinin zirvesini temsil ettiğini ifade eder.
Selimiye Camisi, sadece bir ibadet merkezi değil aynı zamanda eğitim merkezi ve toplanma alanı olarak da hizmet verir. Yüksek Mimar Mehmet Ali Esmer, caminin statik, estetik ve fonksiyonel açıdan önemli bir yapı olduğunu vurgular ve Mimar Sinan’ın insanları tek çatı altında toplamayı hedeflediğini belirtir.
Selimiye Camisi’nin diğer cami mimarilerinden ayıran özellikleri arasında yarım kubbe desteği olmadan inşa edilen tek kubbesi, dört minaresi ve İznik çinileriyle revaklı avlusu bulunur. Caminin minarelerinin uzunluğu ve mimari detayları da hayranlık uyandırıcıdır.
Mimar Sinan’ın Selimiye Camisi’ni yaparken yaşadığı duyguların da camiye yansıdığı çeşitli rivayetler arasında yer alır. Caminin yapım süreci ve detayları, Osmanlı mimarisinin en önemli yapılarından biri olan Selimiye Camisi’ni benzersiz kılar.