MASAK, Yüksek Tutarlı Para Transferlerinde Daha Sıkı Tedbirler Alıyor
Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK), yüksek tutarlı para transferlerinde işlem amacının daha net açıklanmasını, gerekçelerin belgelenmesini ve şüpheli işlem bildirimlerinin sıkılaştırılmasını içeren bir taslak Genel Tebliğ yayınladı. Bu adım, özellikle bilişim suçları ve banka dolandırıcılıkları bağlamında kaynağı belirsiz paranın aklanmasını önlemeyi hedefliyor.
MASAK’a Banka Hesaplarını Anlık İzleme ve Dondurma Yetkisi Geliyor
Meclis’e sunulması beklenen 11. Yargı Paketi kapsamında MASAK’a banka hesaplarını anlık izleme ve gerektiğinde hesapları dondurma yetkisi verilmesi gündeme geldi. Bu sayede şüpheli işlemler saniyeler içinde tespit edilip engellenebilecek.
İlgili konuda konuşan Cerebra Suistimal İnceleme ve Önleme Yönetici Ortağı Fikret Sebilcioğlu, düzenlemelerin uluslararası yükümlülüklere uyum sağlamak adına önemli bir adım olduğunu belirtti. Ayrıca, finansal suçlarla ve bilişim suçlarıyla mücadelede zamanlamanın kritik olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:
“Şüpheli işlemin gerçekleştiği anda yapılacak doğru müdahaleler mağduriyetleri azaltırken, suç örgütlerinin hareket alanını daraltıyor. Ancak doğru müdahale için müdahale kapsamının net olması, hukuki güvencelerin sağlanması ve bankacılık sistemlerinin teknolojik altyapısının güçlendirilmesi gerekiyor.”
“ŞİRKETLER İÇİN İÇ SUİSTİMAL RİSKLERİNİ AZALTAN BİR FIRSAT”
Sebilcioğlu, MASAK’ın son düzenlemelerinin şirketler açısından iç suistimal risklerini azaltan bir fırsat olduğunu belirtti. Yeni düzenlemelere göre, 1 Ocak 2026’dan itibaren para transferlerinde işlem açıklamalarına yönelik yeni zorunluluklar devreye giriyor.
Sebilcioğlu, şirketlerin iç denetim, finans ve uyum birimlerinin sadece tutarlara değil, aynı zamanda işlem amacına, açıklama tutarlılığına ve işlem sıklığına odaklanmaları gerektiğini ifade ederek, şunları söyledi:
“Bu düzenlemeler, şirket içi suistimal yollarını daraltırken, operasyonel şeffaflığı artırması bekleniyor. Doğru uygulandığında bu düzenlemeler, kara para aklama ve bilişim suçlarıyla mücadeleyi desteklemekle kalmayacak, aynı zamanda şirketlerin kendi iç risklerini azaltarak kurumsal itibarlarını da güçlendirecek.”