Son yıllarda glütensiz beslenme trend haline geldi ve market raflarında sıkça “glütensiz” ibaresi taşıyan ürünler bulunmaktadır. Ekmek, makarna, atıştırmalıklar ve tatlılar gibi birçok ürün glütensiz olarak satışa sunulmaktadır. Sosyal medyada da glütensiz beslenmenin kilo kontrolüne yardımcı olduğu, sindirimi rahatlattığı ve enerji düzeyini artırdığı iddia edilmektedir. Ancak glütensiz beslenmenin herkes için doğru olup olmadığı konusunda bazı şüpheler bulunmaktadır.
“Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. H. Tarık Kani,” glütensiz beslenmenin hastaların daha az lif almasına, belli vitaminlerden fakir kalmasına ve yapay karbonhidratlarla beslenmesine yol açabileceğini belirtmektedir. Bu durumun hastalarda belirli sorunlara yol açabileceğini vurgulamaktadır.
Glütensiz beslenmenin yalnızca belirli hastalık grupları için gerekli olduğunu söyleyen Doç. Dr. Kani, glütenin buğday, arpa ve çavdar gibi tahıllarda bulunan bir protein olduğunu ve vücudun glüteni tamamen sindiremediğini ifade etmektedir. Bu nedenle glütensiz diyetin sadece belirli hastalıklar için önerildiğini belirtmektedir.
Çölyak hastalarının glütensiz beslenmeleri gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Kani, çölyak hastalığının glüten intoleransından kaynaklandığını ve glütensiz diyetin tek tedavi yöntemi olduğunu açıklamaktadır. Ayrıca glüten hassasiyeti olan kişilerin de dikkatli olmaları gerektiği üzerinde durmaktadır.
Glütensiz beslenmenin profesyonel destek gerektirdiğini belirten Doç. Dr. Kani, glütensiz beslenmenin sadece marketten özel ürün almakla sınırlı olmadığını ve detaylı bir danışmanlık hizmetinin gerekliliğine dikkat çekmektedir. Dengeli beslenmenin her zaman en doğru seçenek olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Kani, glütensiz beslenmenin sağlıklı kişiler üzerinde belirgin bir etkisinin olmadığını belirtmektedir.
